Ayağında
Kundura!
Kültür endüstrisinin en görkemli ürününü belki de adına
sanatçı yaptıklarına da sanat denen kesim oluşturuyor. Bunların her yaptıkları
her giydikleri her yedikleri trend oluyor. Ancak kültür endüstrisinin sanat
çevresi diye pazarladığı bu kesimin farklı grupları var. Arabesk,pop,halk
müziği sanatçıları olarak ayrılan bu kesimler içinde özellikle arabesk kesimi
belli dönemlerde çok popüler olmuştur. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses,Ferdi
Tayfur ,İbrahim Tatlıses,Neşe Karaböcek,Kibariye bu sanatçılara örnek
verilebilir. Müziğin farklı bir türü
olan daha çok acı,keder,hüzün gibi etkenlerin çokça olduğu şarkıların
sözlerinin isyan noktasında olduğu türdür.Müzik türünün çokça arap özellikleri
taşıdığı söylense de Türkiye de biraz daha evrilmiştir.Benim dikkat çekmek
istediğim nokta ise başlangıçta arabesk müzik sanatçısı olarak çıkan bu
insanların zaman içinde gösterdikleri değişim ve bu değişimim kendi kitlelerine
yansıyıp yansımadığı.
Arabesk denince ilk akla gelen isim olan Müslüm Gürses’ten
başlamak gerek çünkü hem müziği hem de onu dinleyenler çok ayrı bir grup.Çünkü
kendilerini ifade etme biçimleri tam olarak bir şiddet gösterisine
dönüyor.Konserlerde kendilerini bıçaklayan,kendinden geçen insanları buna örnek
verebiliriz.
Müslüm Gürses’te tıpkı Orhan Gencebay,Ferdi Tayfur,İbrahim
Tatlıses gibi bir çok filmde oynamıştır.Köyden göçüp büyük şehre gelen ve acılar
içinde yaşarken bir şekilde keşfedilen roller hepsi için ortak roldür. Yine
arabesk sanatçıların oynadığı filmlerin bir çoğunda sanatçının başına gelmeyen kalmaz bütün kötü
şeyleri yaşarlar. Konuları çok basit olan bu filmlerin hepsi aslında hayatta
olacak ve olan olayları kapsar.Bu yüzden milyonlar tarafından izlenir.
Yine izleyenler bu filmlerde kendilerini bulurlar. İbrahim
Tatlıses’in oynadığı “Ayağında Kundura (1978) ” filmi buna en güzel örnektir.
Filmde köyden gelmiş ve hayatını
inşaatlarda amelelik yaparak kazanan İbrahim şarkı söylerken keşfedilir ve
sonrası bilindik meşhur olur.Bu sanatçılar ve filmlerinin verdiği mesaj hep
aynıdır. Onlar gibi olan milyonlar tıpkı onlar gibi meşhur olabilir.Bu dönemde
filmlere konu olduğu gibi birçok insan köyden kente elinde bavuluyla gelir ve
meşhur olma hayalleri kuruyordur. Bu tür filmlerin çoğunda arabesk sanatçıları
oynamıştır.
Ayağında Kundura'dan New York'ta Beş Minare'ye...
Bu sanatçılar arasında Mahsun Kırmızıgül’ü ayrı bir yere
koymak gerekir.1969 Diyarbakır doğumlu konservatuar eğitimi almış bir
okulludur.Çıktığı dönemlerde tipik arabeskçi gibi davranan sanatçı sonradan çok
farklı kulvarlarda yer aldı. İlk dönem kliplerinde genelde daha alt tabakadan
insanları oynayan sanatçı sonraki dönemler de tamamen değişmiştir. “Sevdalım”
klibinde hikaye köyde geçmektedir. Kırmızıgül,zengin ve çok güzel sarışın bir
sevgilisi vardır. Klipte takım elbise giyen deyim yerindeyse tam bir kroyu
oynayan sanatçı, klipte oynayan kadına köy işleri yaptırır.Kadın mini etek ve
topuklularda at arabası sürer Mahsun Kırmızıgül ise arkadadır. Klibin sonunda
ise hayal gören Kırmızıgül uyanır. Bu tür hikayeler çoğu klipte tekrarlanır.
Ancak zamanla Kırmızıgül ve çizgisi değişmiştir. Özellikle 2000’li yıllardan
sonra şarkıları ve klipleri değişmiş hitap ettiği kitlede değişmiştir.
Artık kliplerinde kumaş pantolon giyen bıyıklı arabeskçi
Kırmızıgül değil,daha spor giyimli ve etrafında bir çok kadın vardır. Klip
mekanları da değişmiştir.Köy değil artık müzelerde yada yurtdışında çekilmiştir
çoğu klibi.Bu değişime en güzel örnek “Ay Aman” şarkısına çektiği kliptir.
Burda tamamen arabeskçi havasından çıkmış modern,bakımlı bir erkeği
canlandırır.Diğer bir değişim ise artık o kadınların peşinden gider
kliplerinde.
Mahsun Kırmızıgül’ün değişimi ise diğer sanatçılardan çok farklıdır. Bir çok dizi çeken,yöneten sanatçı gişe rekorları kıran filmlerin yönetmenidir artık. Artık arabeskçi Kırmızıgül değil,yönetmendir o. Özellikle müzikle ve kendi kitlesiyle olan bağlarını neredeyse koparması,artık hiçbir magazin programına çıkmayışı , sadece filmleriyle gündeme gelmesi ve yönetmen olarak anılmak istemesi buna örnektir. Aşka Sürgün,Zalim ve hala ekranlarda olan Benim İçin üzülme dizilerini yapmıştır.Zalim ve Aşka sürgünde kendisi oynarken Benim için üzülme de ise yönetmen koltuğundadır. Mahsun Kırmızıgül’e olan bakışların değişmesinin sebeplerinden en büyüğü ise yaptığı filmlerdir.Aldığı eğitimlerle kendini geliştiren ve ilk filmi olan“Beyaz Melek” ile yönetmenliğe adım attığı film gişe rekorları kırdı.Farklı konulara ya da toplumda zaten bilinen konuları gözler önüne sermesinde ki başarısıyla dikkatleri üzerine çekti. Yine “Güneşi Gördüm” ve “Newyork’ta Beş Minare” filmleriyle büyük başarı sağladı.
Kültür endüstrisinin topluma arabeskçi olarak sunduğu bir
sanatçının aslında nasıl farklı alanlarda başarılı olabildiğinin en büyük
kanıtı Kırmızıgül. Tabi bu başarı hikayesi sadece ona ait.Birde sadece sabun
köpüğü gibi ünlenen ve kayıplara karışan kısmı var. Özellikle bir dönem çok
popüler olan “Popstar ”yarışmaların dan çıkan bir çok kişi birden bire ünlenip
sonra unutulmanın verdiği hislerle bunalıma girmiştir. Belki de bunların içinde
en şansız olanları kadınlar. Çoğunun sonu basit barlarda şarkıcılık yaparak
sonlanır.
Carpe Diem! / Sevim Görkan - Marmara Üniversitesi - Gazetecilik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder