16 Nisan 2014 Çarşamba

Ayağında Kundura!



Ayağında Kundura!


Kültür endüstrisinin en görkemli ürününü belki de adına sanatçı yaptıklarına da sanat denen kesim oluşturuyor. Bunların her yaptıkları her giydikleri her yedikleri trend oluyor. Ancak kültür endüstrisinin sanat çevresi diye pazarladığı bu kesimin farklı grupları var. Arabesk,pop,halk müziği sanatçıları olarak ayrılan bu kesimler içinde özellikle arabesk kesimi belli dönemlerde çok popüler olmuştur. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses,Ferdi Tayfur ,İbrahim Tatlıses,Neşe Karaböcek,Kibariye bu sanatçılara örnek verilebilir. Müziğin farklı bir  türü olan daha çok acı,keder,hüzün gibi etkenlerin çokça olduğu şarkıların sözlerinin isyan noktasında olduğu türdür.Müzik türünün çokça arap özellikleri taşıdığı söylense de Türkiye de biraz daha evrilmiştir.Benim dikkat çekmek istediğim nokta ise başlangıçta arabesk müzik sanatçısı olarak çıkan bu insanların zaman içinde gösterdikleri değişim ve bu değişimim kendi kitlelerine yansıyıp yansımadığı.
Arabesk denince ilk akla gelen isim olan Müslüm Gürses’ten başlamak gerek çünkü hem müziği hem de onu dinleyenler çok ayrı bir grup.Çünkü kendilerini ifade etme biçimleri tam olarak bir şiddet gösterisine dönüyor.Konserlerde kendilerini bıçaklayan,kendinden geçen insanları buna örnek verebiliriz.




 Müslüm Gürses’te tıpkı Orhan Gencebay,Ferdi Tayfur,İbrahim Tatlıses gibi bir çok filmde oynamıştır.Köyden göçüp büyük şehre gelen ve acılar içinde yaşarken bir şekilde keşfedilen roller hepsi için ortak roldür. Yine arabesk sanatçıların oynadığı filmlerin bir çoğunda  sanatçının başına gelmeyen kalmaz bütün kötü şeyleri yaşarlar. Konuları çok basit olan bu filmlerin hepsi aslında hayatta olacak ve olan olayları kapsar.Bu yüzden milyonlar tarafından izlenir.


Yine izleyenler bu filmlerde kendilerini bulurlar. İbrahim Tatlıses’in oynadığı “Ayağında Kundura (1978) ” filmi buna en güzel örnektir. Filmde  köyden gelmiş ve hayatını inşaatlarda amelelik yaparak kazanan İbrahim şarkı söylerken keşfedilir ve sonrası bilindik meşhur olur.Bu sanatçılar ve filmlerinin verdiği mesaj hep aynıdır. Onlar gibi olan milyonlar tıpkı onlar gibi meşhur olabilir.Bu dönemde filmlere konu olduğu gibi birçok insan köyden kente elinde bavuluyla gelir ve meşhur olma hayalleri kuruyordur. Bu tür filmlerin çoğunda arabesk sanatçıları oynamıştır.



    Ayağında Kundura'dan  New York'ta Beş Minare'ye...

Bu sanatçılar arasında Mahsun Kırmızıgül’ü ayrı bir yere koymak gerekir.1969 Diyarbakır doğumlu konservatuar eğitimi almış bir okulludur.Çıktığı dönemlerde tipik arabeskçi gibi davranan sanatçı sonradan çok farklı kulvarlarda yer aldı. İlk dönem kliplerinde genelde daha alt tabakadan insanları oynayan sanatçı sonraki dönemler de tamamen değişmiştir. “Sevdalım” klibinde hikaye köyde geçmektedir. Kırmızıgül,zengin ve çok güzel sarışın bir sevgilisi vardır. Klipte takım elbise giyen deyim yerindeyse tam bir kroyu oynayan sanatçı, klipte oynayan kadına köy işleri yaptırır.Kadın mini etek ve topuklularda at arabası sürer Mahsun Kırmızıgül ise arkadadır. Klibin sonunda ise hayal gören Kırmızıgül uyanır. Bu tür hikayeler çoğu klipte tekrarlanır. Ancak zamanla Kırmızıgül ve çizgisi değişmiştir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra şarkıları ve klipleri değişmiş hitap ettiği kitlede değişmiştir.



Artık kliplerinde kumaş pantolon giyen bıyıklı arabeskçi Kırmızıgül değil,daha spor giyimli ve etrafında bir çok kadın vardır. Klip mekanları da değişmiştir.Köy değil artık müzelerde yada yurtdışında çekilmiştir çoğu klibi.Bu değişime en güzel örnek “Ay Aman” şarkısına çektiği kliptir. Burda tamamen arabeskçi havasından çıkmış modern,bakımlı bir erkeği canlandırır.Diğer bir değişim ise artık o kadınların peşinden gider kliplerinde.



Mahsun Kırmızıgül’ün değişimi ise diğer sanatçılardan çok farklıdır. Bir çok dizi çeken,yöneten sanatçı gişe rekorları kıran filmlerin yönetmenidir artık. Artık arabeskçi Kırmızıgül değil,yönetmendir o. Özellikle müzikle ve kendi kitlesiyle olan bağlarını neredeyse koparması,artık hiçbir magazin programına çıkmayışı , sadece filmleriyle gündeme gelmesi ve yönetmen olarak anılmak istemesi buna örnektir. Aşka Sürgün,Zalim ve hala ekranlarda olan Benim İçin üzülme dizilerini yapmıştır.Zalim ve Aşka sürgünde kendisi oynarken Benim için üzülme de ise yönetmen koltuğundadır. Mahsun Kırmızıgül’e olan bakışların değişmesinin sebeplerinden en büyüğü ise yaptığı filmlerdir.Aldığı eğitimlerle kendini geliştiren ve  ilk filmi olan“Beyaz Melek”  ile yönetmenliğe adım attığı film gişe rekorları kırdı.Farklı konulara ya da toplumda zaten bilinen konuları gözler önüne sermesinde ki başarısıyla dikkatleri üzerine çekti. Yine “Güneşi Gördüm” ve “Newyork’ta Beş Minare” filmleriyle büyük başarı sağladı.




Kültür endüstrisinin topluma arabeskçi olarak sunduğu bir sanatçının aslında nasıl farklı alanlarda başarılı olabildiğinin en büyük kanıtı Kırmızıgül. Tabi bu başarı hikayesi sadece ona ait.Birde sadece sabun köpüğü gibi ünlenen ve kayıplara karışan kısmı var. Özellikle bir dönem çok popüler olan “Popstar ”yarışmaların dan çıkan bir çok kişi birden bire ünlenip sonra unutulmanın verdiği hislerle bunalıma girmiştir. Belki de bunların içinde en şansız olanları kadınlar. Çoğunun sonu basit barlarda şarkıcılık yaparak sonlanır.



Carpe Diem! / Sevim Görkan - Marmara Üniversitesi - Gazetecilik 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder